7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca, doğrudan muhataplara tebligat çıkarılıp çıkarılamayacağı hususu uygulamada birçok farklı görüşe ve tartışmaya sebebiyet vermekteydi.

Öncelikle dairelerin konu hakkındaki farklı görüşlerini incelemek isteriz:

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ne göre;

  • Tebligatın öncelikle muhatabın bildirilen adresine çıkarılacağı,
  • Tebligatın yapılamaması halinde muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi tespit edilerek bu adrese mernis şerhi içermeyen normal bir tebligat çıkarılacağı,
  • Muhatabın adreste oturmadığının tespit edilmesi ve tebligatın iade edilmesi halinde muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine mernis şerhi düşülerek tebligat çıkarılacağı ve bu üçüncü tebligatın Tebligat Kanunu 21/2.maddesine göre yapılması gerektiği,

savunulmaktaydı.  

Özetle, 4. Hukuk Dairesi’nin üç dereceli bir sistemi kabul ettiğini ve 21/2’ye göre tebligat yoluna doğrudan başvurmadığını söylemek mümkündür.

Buna karşılık Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ve Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ise;

  • Muhatabın bilinen en son adresine tebligat çıkarılmasınıN, 
  • Bu tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim yerinin bu adresten farklı olması halinde, adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine çıkarılacak tebligata “mernis şerhi” verilerek Tebligat Kanunu madde 21/2 uyarınca doğrudan tebligat çıkartılmasının,

yeterli olduğunu belirtmekteydi. Görüldüğü üzere iki daire de, bir kez tebligat yapılamayan muhataba, farklı bir adresinin mevcut olduğu tespit edilirse yeniden normal tebligat yollamama ve yeni adrese doğrudan 21/2’ye göre tebligat çıkarma taraftarıdır. Bu uygulamaya göre 21/2’ye göre tebligata daha kısa bir süreç sonunda başvurulmaktadır.

Yargıtay daireleri arasında mevcut olan ve yukarıda özetlediğimiz görüş farklılıkları, haliyle uygulamada da farklılıklara yol açmaktaydı. İcra müdürlükleri tarafından genellikle Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin görüşü benimsenmekte ve muhatabın öncelikle bilinen adresine çıkartılan tebligatın iade edilmesi halinde, mernis adresine yine normal tebligat çıkartılmakta; bu tebligatın da iade edilmesi halinde Tebligat Kanunu md. 21/2 uyarınca tebligata mernis şerhi işlenerek tebligat yapılmaktaydı. Haliyle bu üç aşamalı tebligat prosedürü, yargısal ve icra süreçlerini uzatmakta, adliye personeli için gereksiz iş yükü ortaya çıkarmakta ve vatandaşlar için maddi külfet oluşturmaktaydı.

Uygulamada mevcut olan bu kaotik sistemin artık tıkanma noktasına gelmesi, Yargıtay İçtihat Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nu harekete geçmeye zorlamıştır. Kurul, 20.04.2021 tarihli ve 31460 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 20.11.2020 tarihli kararı ile 2. ve 12. Hukuk Dairelerinin görüşünü benimsemiştir. Dolayısıyla bundan böyle, muhatabın bilinen en son adresine çıkartılan tebligatın iade edilmesi ve adres kayıt sistemindeki yerleşim adresinin bu adresten farklı olması halinde, adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine çıkartılacak yeni tebligata mernis şerhi işlenerek 21/2’ye göre tebliğ edilmesi yeterli olacak; tespit edilen yeni adrese önce normal bir tebligat çıkartılmasının gerekmeyecektir.  

Anılan kararın gerekçesinde de, kanuni düzenlemelerin yapılmasında adil yargılanma hakkı, hukuki dinlenilme hakkı ve yargılamanın makul sürede bitirilmesi ilkeleri vurgulanarak bu ilkeler arasında denge sağlanması gerektiği, üç aşamalı tebligat yönteminin uygulanmasının hukuki dinlenilme hakkının, makul sürede yargılanma hakkına göre daha üstün tutulması anlamına geleceğinden kanun koyucunun iradesine aykırılık teşkil edeceği belirtilmiştir.  

Anılan İçtihatı Birleştirme Kararı ile muhatabın bilinen adresi ile mernis adresinin farklı olması halinde uygulanacak kaideler belirlenmiştir. Ancak muhatabın bilinen adresi ile mernis sisteminde kayıtlı adresinin aynı olması halinde ise, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine doğrudan doğruya Tebligat Kanunu’nun 21/2.maddesine göre “mernis şerhli” tebligatın çıkarılmasının mümkün olup olmadığı sorunu ortaya çıkmaktadır.  Bu ihtimalde ise, yine iki aşamalı bir yol izlenerek tebligat yapılabilecektir. Yani;

  • Öncelikle muhatabın mernis adresine normal bir tebligat çıkarılması akabinde bu tebligatın iade edilmesi halinde ise,
  • Mernis şerhli bir tebligat çıkartılarak Tebligat Kanunu md. 21/2 işletilmesi gerekmektedir.

Zira yukarıda da ayrıntısı ile ele alındığı üzere, aralarında denge kurulması gerektiği belirtilen ilkelerden Anayasanın 36.maddesi ile de korunmakta olan “hukuki dinlenilme hakkı”nın bir tezahürü olarak doğrudan Tebligat Kanunu’nun 21/2.maddesinin uygulanması hakkaniyete de ters düşecektir.