5 Haziran Dünya Çevre Günü

 

 

1972 yılında Stockholm’de Birleşmiş Milletler Örgütü tarafından düzenlenen ve 133 ülkenin katılımıyla gerçekleşen zirvede alınan bir kararla 5 Haziran “Dünya Çevre Günü” olarak ilan edilmiştir. Doğaya duyulan derin sevginin dile getirildiği 5 Haziran o tarihten günümüze kadar çevrenin korunması konusunda dünya çapında farkındalık yaratılması, çevre koruma bilincinin arttırılarak en üst seviyeye çıkarılması ve çevre sorunlarına dikkat çekilmesi amacıyla 100’den fazla ülkede çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.

Çevre; insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca, ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde oldukları fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdır. Sağlıklı bir yaşamın sürdürülmesi ancak sağlıklı bir çevreyle mümkündür.

Çevre sorunlarının ortaya çıkması, insan kaynaklı etkenlerin doğal dengeleri bozmasıyla başlamıştır. Doğada yaşam; bütün canlıların ve olayların birbirleriyle etkileşimi şeklinde devam etmektedir. Ekolojik yaşam alanlarında bir türün var oluşu, diğer türlerin var oluşuna dayanmaktadır. Bir türün yok olması diğer canlıların da yok olmasına neden olacaktır.

 On dokuzun yüzyılın özellikle ikinci yarısından itibaren sanayileşmenin hızla artması ve son yıllarda teknolojinin hızla gelişmesi, çevre sorunlarının da artmasına neden olmuştur. Plansız endüstriyelleşme ve sağlıksız kentleşme, bireysel ve toplumsal çevre duyarsızlığı, bölgesel savaşlar, tarımda kullanılan kimyasalların bilinçsizce kullanımı ve gerekli çevre koruma önlemleri alınmadan yoğun üretime geçen sanayi tesisleri çevre kirliliğini tehlikeli boyutlara çıkarmıştır.

            Gelinen noktada, dünyamızda daha sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yaşam; ancak çevre koruma konusunda tüm tedbirlerin alındığı, halkın azami derecede bilinçlendirildiği ve her bireyin çevreci olarak üzerine düşen görevi yaptığı oranda tesis edilebilir. 

Çevre kirliliği konusunda toplumun en küçük birimi olan aileden, eğitimcilere, yerel yönetimlerden merkezi hükümetlere ve elbette vatandaşlara kadar toplumun her kesiminden ve her yaştan insana çok büyük sorumluluklar ve görevler düşmektedir.

Bu durumda; mevcut ve gelecek kuşakların temiz hava soluyabilmeleri, sağlıklı ve temiz su içebilmeleri, topraklardan bol ve bereketli ürün alınabilmesi için bireylerin, tek tek ve örgütlü bir şekilde sorumluluklarını bilmeleri ve ona göre davranmaları gerekmektedir. Geleceğini düşünen herkes çevreyi temiz tutmalı ve korumalıdır. Çevreyi temiz tutmanın yolu bireysel sorumluluk duygusundan, çevre bilincinin oluşmasından, oluşturulmasından geçer.

Anayasamızın 56’ıncı maddesinde "Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın ödevidir" düzenlemesi mevcuttur. Bu nedenle her insan çevreci olmak ve bu sorumluluğu taşımak zorundadır.

           

Dünya Çevre Günü bu yıl ‘’Ekosistem Restorasyonu’’ teması ile Pakistan’ın resmi ev sahipliğinde kutlanmaktadır. Ekosistem restorasyonu, doğayı sömürüsünün iyileştirilebilmesi için hasarın önlenmesi, durdurulması ve tersine çevrilmesi anlamına gelmektedir. BM tarafından bu yıl ki Dünya Çevre Günü’nde ormanlardan tarım arazilerine, dağların tepesinden denizin derinliklerine kadar milyarlarca hektarı canlandırma misyonu olan Ekosistem Restorasyonu On Yıl girişimi başlatılmaktadır.

Yeryüzünde insanın var olduğu zaman diliminde ilk defa bu kadar çok tür yok olma tehlikesi yaşamaktadır. Dünya, altıncı en büyük kitlesel yok oluş evresindedir. Geçmiş yok oluşlardan farklı olarak bugünkü yok oluş insan marifetiyle meydana gelmektedir ve insanlık tarihinde tanık olmadığımız boyutlardadır. Yok oluştan tüm dünya etkilenmektedir. 

Şuan tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 virüsü nedeniyle herkesi evlerine hapseden küresel bir pandeminin tam ortasındayız. Bu pandeminin bize eve kapandığımız kısa süre boyunca gösterdikleri bile dikkate değer:


             Turistik Venedik'in kanallarındaki suda uzun süreden sonra ilk defa balıklar görüldü. Hava kirliliğinin çok yoğun olarak yaşandığı Çin’de ve İtalya'da hava kalitesi arttı. İstanbul'da da hava kirliliğinin yüzde 30 azaldığı belirtildi. İngiltere’de bilim insanları tarafından “Doğa ve İklim Değişikliği” adlı bilim dergisinde yayımlanan bir araştırma, Covid-19 Sınırlamalarında küresel emisyonların yüzde 17 azaldığını ortaya koydu. Yani evlere kapandığımız bu kadar kısa sürede bile doğa hızla kendini yenilemeye başladı.2020 Nisan ayındaki günlük emisyonların, 2019’daki ortalamalar ile karşılaştırıldığında küresel ölçekte yüzde 17 düşüşle 17 milyon ton azalarak, 2006’da gözlemlenen seviyeye düştüğünü gösterdi. Bunun nedeni, azalan arabalı seyahatler ile ulaşım kaynaklı emisyonlar, küresel ölçekte yaşanan düşüşün yaklaşık yarısını, yani yüzde 43’ünü oluştururken, sanayi ve enerji üretimi kaynaklı emisyonlar ise, küresel ölçekteki düşüşün yüzde 43’ünü oluşturdu.

Ancak araştırmacılar bu durumun uzun vadeli olmayacağını öngörüyor. Bugüne dek tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de rant uğruna doğal alanlar yok edildi. Ormanlar ve meralar kaynak yaratmak amacıyla ortadan kaldırıldı. Kıyılarımız turizm uğruna yağmalandı. Kirlilik üretecek teknolojiler, termik ve nükleer santraller inşa edildi ya da edilmesi için imzalar atıldı. Sokağa çıkma yasakları ve pandemi tehlikesi ortadan kalktıktan sonra da tüm insanların çevreyi koruma konusunda üstüne düşeni yapması gerekmektedir. Aksi takdirde el birliğiyle dünyanın sonunu getirilmesi kaçınılmaz olacaktır.

Haberler & Makaleler

Bültenimize abone olun!

Haber ve yayınlarımız hakkında güncel kalmak için e-posta adresinizi bırakınız.