6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu ve Yargıtay Kararları Doğrultusunda Sigorta Sözleşmesinde Öngörülen Riziko Hakkında İspat Yükü ve İspat Yükünün Yer Değiştirmesi

 

*Av. Hasan Can Yilgür

**Av. Özge Özdemir

 

Sigorta sözleşmesinden doğan bir uyuşmazlık halinde ispat yükünün hangi tarafta olacağının belirlenmesi oldukça önem arz eden bir konudur. Hukukumuzda ispat yüküne dair genel ve özel farklı düzenlemeler mevcuttur.

İspat yükünün düzenlendiği ilgili mevzuat hükümleri şu şekildedir;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat Yükü” başlıklı 190/1. maddesi;

“İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki

sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “İspat Yükü” başlıklı 6. maddesi;

“Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların

varlığını ispatla yükümlüdür.”

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Sigortanın Kapsamı” başlıklı 1409/2. maddesi;

“Sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında

kaldığını ispat yükü sigortacıya aittir.”

 

Sigorta sözleşmesinden doğan bir uyuşmazlık ile karşı karşıya gelindiğinde yukarıda yer verilen genel ve özel hükümleri birlikte yorumlamak gerekecektir. Şöyle ki; 6102 sayılı TTK’nın 1409/2. maddesi ile birlikte, sözleşmede öngörülen riziko/rizikoların sigorta teminat kapsamı dışında kaldığına dair ispat yükünün sigortacıda olacağı hususu düzenlenmiştir. Bununla birlikte, öncelikle sigorta ettirenin teminat kapsamındaki bir rizikonun gerçekleştiğini kanıtlaması gerekmektedir. Bir başka deyişle teminat kapsamındaki bir rizikonun gerçekleştiğinin ispat yükü sigorta ettirende, rizikonun teminat kapsamı dışında kaldığına dair ispat yükü sigortacıdadır.

Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1409. maddesinde sigortacıya yükletilen rizikonun teminat kapsamı dışında kaldığına dair ispat yükü yer değiştirebilmektedir. Buna göre; sigorta ettiren ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı bir biçimde sigorta teminatı kapsamı dışında kalan bir hususu sanki oluşan rizikonun teminat kapsamına dahilmişçesine ihbarda bulunursa, ispat yükünün yer değiştireceği öngörülmektedir.(1) Ancak burada Yargıtay’ca sigorta ettirenin ihbar mükellefiyetine aykırı davrandığının, sigortacı tarafından somut deliller ile kanıtlanması aranmaktadır. (2)

Sonuç olarak sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümü açısından; poliçede rizikonun tanımı açık ve anlaşılır bir şekilde yapılmalı, teminat kapsamı dışında kalan haller şüpheye mahal vermeyecek şekilde sayılmalı, sigorta kapsamı net bir şekilde belirlenebilir olmalıdır. Bu doğrultuda gerçekleşen rizikonun teminat kapsamına dahil olup olmadığı hususunun daha kolay ve ihtilafsız bir şekilde tespit edilebileceği kanaatindeyiz.

 

 

(1) Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/2942 E., 2020/3941 K. sayılı ve 24.06.2020 tarihli kararı

(2)Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E.2017/17-2190, K.2020/205 sayılı ve 25.02.2020 tarihli kararı

 

*Yavuz&Uyanık&Akalın Hukuk Bürosu, Avukat, Ortak

**Yavuz&Uyanık&Akalın Hukuk Bürosu, Avukat, Sigorta Hukuku

 

Haberler & Makaleler

Bültenimize abone olun!

Haber ve yayınlarımız hakkında güncel kalmak için e-posta adresinizi bırakınız.