*Av. Kağan Çakı
**Av. Ayberk Kalyoncu
Bilgiyi kaydedebilme ve depolayabilme yetisi, insanlık tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biri olarak kabul edilmektedir. Zira uygarlıkların yüzbinlerce yıl boyunca gelişerek ilerleme kaydedebilmesi, bilginin ancak nesiller ve kültürler arasında aktarılabilmesiyle mümkün olmuştur. Bu sebeple edinilen bilgileri kaydetmek ve bu bilgileri güvenli bir şekilde depolayarak başkalarına aktarabilmek hayatımızın vazgeçilmez unsurlarından biridir.
Ne zaman olduğu henüz tam ve kesin olarak tespit edilemese de, tarihteki ilk veri kaydının sayılar aracılığıyla gerçekleştirildiği tahmin edilmektedir. Ardından M.Ö. 3500 yıllarında yazının icadıyla beraber bilginin insanlar tarafından kaydedilmesi, korunması ve aktarımı çok daha kolay ve işlevsel bir hale gelmiştir.
Aradan geçen binlerce yıllık süre zarfında, hayatın diğer tüm alanlarında olduğu gibi veriyi kaydetme biçimleri de değişmiş; içinde bulunulan dönemin ihtiyaçlarını karşılamak adına çok sayıda yöntem geliştirilmiştir. Günümüzde ise Blockchain (Blokzincir) teknolojisi, sahip olduğu özellikler itibariyle veriyi depolama ve aktarma metodu açısından devrim niteliğinde birçok yenilik vaat etmektedir.
Her geçen gün kullanım alanı giderek yaygınlaşan Blockchain teknolojisi ile hayatı tümel bir biçimde düzenleyen hukuk arasında bir ilişki olduğu, bu ilişkinin gelecek yıllarda giderek artacağı kuşkusuzdur. Yazımızda öncelikle genel hatlarıyla Blockchain teknolojisi açıklanacak olup, devamında bu teknolojinin günümüzde hukuk alanında önemli bir yer tutan akıllı sözleşmeler ile mevcut ilişkisi ortaya konulacak; son olarak ise gelecekteki muhtemel olasılıkların üzerinde durulacaktır.
BLOCKCHAIN NEDİR?
En genel ve basit anlatımıyla Blockchain, verileri depolamak için herhangi bir merkezi sisteme tabi olmayan, sisteme sunulan tüm bilgileri şifreleyerek kayıt altına alan ve şifrelenmiş bu bilgileri sisteme dahil olan herkese aktaran bir veri kayıt sistemidir. Bu sistemde yapılan tüm işlemler ve bilgiler, sırasıyla bloklar halinde kaydedilir. Kaydedilen bu bloklar ise “zincir” şeklinde birbirlerine bağlanarak verilerin sıralı ve bir bütün halinde aktarılmasını ve korunmasını sağlar.
Blockchain teknolojisini veri güvenliği açısından diğer birçok sistemden ayıran temel unsur, blokların birbirleriyle zincirlenerek “merkezsiz (dağıtık)” bir şekilde işlenmesidir. Zincire dahil olan her yeni blok, kendisinden önce zincirde var olan tüm bloklara ilişkin bir veri kümesini içerisinde barındırdığından, zincirlenmiş bloklar içerisindeki veriyi siber saldırıyla değiştirmek veya ortadan kaldırmak olanaksız hale gelmektedir. Zira bloklarda gerçekleşecek herhangi bir değişiklik, diğer bloklar içerisindeki verilerle örtüşmeyeceğinden bu işlemin uyumlu ve sıralı bir şekilde zincir içerisinde yer alması mümkün olmayacaktır.
Öte yandan platforma yönelik bir saldırının gerçekleşebilmesi için hedef alınabilecek bir merkezi sistem de yoktur. Zira daha önceden de belirtildiği üzere Blockchain teknolojisinde “merkezi sistem” olarak nitelendirilebilecek bir bölüm olmadığı için, sistem içerisindeki tüm kullanıcıların esasında “merkezi sistem”in birer parçaları olduğunu söylemek mümkündür. Şu halde, zincirin siber saldırıya uğrayabilmesi için saldırıyı düzenleyen kişi veya kişilerin Blockchain ağının en az yarısından fazlasının kontrolünü ele geçirmesi gerekmektedir. “%51 saldırısı” olarak bilinen bu ihtimalin gerçekleşebilmesi, Bitcoin gibi milyonlarca kullanıcısı olan Blockchain sistemlerinde bugün itibariyle matematiksel olarak imkansız görünmektedir. Bu sebeple Blockchain ağına katılan kişi sayısının fazla olması, sistemin güvenilirliğini doğru orantılı bir biçimde arttırmaktadır.
Yüksek miktarda depolama alanı kullanması ve maliyetli olması gibi dezavantajlarına karşın Blockchain, sahip olduğu güvenlik altyapısı sebebiyle günümüzdeki en kullanışlı ve yenilikçi veri kayıt sistemlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu yıl itibariyle piyasa hacmi 2 trilyon dolara ulaşan kripto paralara ilham kaynağı olan Blockchain teknolojisi, özellikle finans alanındaki birçok şirketin bünyesinde kullanılmaya başlanmış olup hukuk, sağlık, sanayi ve gıda gibi çok sayıda sektörde de kullanımının artacağı tahmin edilmektedir.
BLOCKCHAIN’İN SÖZLEŞMELER HUKUKU AÇISINDAN UYGULANMASI VE AKILLI SÖZLEŞMELER
Verilerin güvenli, şeffaf ve etkin bir şekilde depolanabilmesine en çok ihtiyaç duyulan alanlardan birinin de hukuk olduğu kuşkusuzdur. Zira kanunlar ve sözleşmeler gibi hukuki metinlerin muhatabı olduğu bireyler tarafından bağlayıcı olabilmesinin en önemli koşullarından biri, ortaya konulan hükümlerin önceden bilinebilir ve ulaşılabilir olmasıdır.
Hukukumuzda “Belirlilik İlkesi” olarak adlandırılan bu prensip uyarınca, hukuki düzenlemelerin geçerli olabilmesi için kanunda öngörülen şekil şartlarına uyulması gerekmektedir. Nitekim belgelerin ve gerçekleştirilen işlemlerin yasal geçerliliğin sağlanmasına ilişkin mevzuatımızda çok sayıda düzenleme mevcuttur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 12’inci maddesinin ikinci fıkrasında “Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.” denilmek suretiyle sözleşmelere ilişkin kanunlarda düzenlenen şekil şartlarına uyulmamasının sözleşmeyi geçersiz kılacağı açık bir şekilde düzenlenmiştir. Bununla beraber Noterlik ve Tapu Sicil Müdürlüğü gibi çok sayıda kurum, hukuki belgelerin ve işlemlerin yasal geçerliliğinin sağlanması açısından bir onay mekanizması görevini üstlenmektedir.
Tüm bu düzenleme ve uygulamalara karşılık “hız”, “verimlilik” ve “dinamizm” gibi kavramlar 21. yüzyılın paradigmasında bütünüyle ön plana çıkmakta; “Big Data (Büyük Veri)”, “yapay zeka” ve “akıllı teknoloji” gibi güncel yenilikler giderek önem kazanmaktadır. Yaşanan bu gelişmeler, geçmişte oldukça uzun bir prosedürün öngörüldüğü birçok işlemin çok daha kısa zamanda ve hatasız bir şekilde gerçekleştirilebilmesine imkan tanımaktadır.
Tarihte ilk defa 1994’te Nick Szabo tarafından geliştirilen, zaman geçtikçe gelişen ve kullanım alanı yaygınlaşan Smart Contracts (Akıllı Sözleşmeler), bu yeniliklerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüz altyapısında Blockchain teknolojisinin kullanıldığı bu platformda, tarafların kararlaştırmış olduğu koşulların gerçekleşmesi halinde, sözleşmeye ilişkin yükümlülükler bilgisayar kodları aracılığıyla otomatik olarak yerine getirilmektedir. Sözleşmedeki koşulların gerçekleşmesi halinde yükümlülüklerin kendiliğinden ifa edilmesi sebebiyle bu sözleşme uygulamada “Self-executing contracts” (Kendiliğinden uygulanan sözleşmeler) olarak da bilinmektedir.
Akıllı sözleşmelerin ilk örneklerine otomatlarda rastlanılmaktadır. Otomata atılan paranın makine tarafından onaylanması ve para karşılığında ürünün parayı atan kişiye teslim edilmesi, akıllı sözleşmenin bilinen örneklerinden biridir. Platformun gelişmesiyle beraber sözleşmenin kullanım alanı da genişlemiş; son derece kompleks hukuki ilişkiler düzenlenebilir hale gelmiş; bunun sonucunda ise sözleşmede öngörülen yaptırımların kendiliğinden gerçekleştirilebilmesi mümkün olmuştur. Bu sebeple güncel nitelikleri itibari ile akıllı sözleşmeler, başta Sigorta Hukuku olmak üzere Ticaret Hukuku, Taşımacılık Hukuku gibi hukukun birçok alanına uygulanabilir hale gelmiştir.
Bu sözleşme tipinin hukuk alanında tercih edilmesinin birçok avantajı bulunmaktadır. İlk olarak Blockchain teknolojisi, veri güvenliği açısından sahip olduğu altyapısı neticesinde sözleşmede yer alan hükümlerinin gizlilik içerisinde korunmasını sağlamakta, siber saldırı yoluyla sözleşmenin değiştirilmesinin ve ortadan kaldırılma ihtimalinin önüne geçmektedir. Hukuk güvenliğinin sağlanabilmesi ve sözleşmeye ilişkin verilerin dijital ortamda korunaklı biçimde depolanabilmesi açısından akıllı sözleşmelerin varlığı büyük önem arz etmektedir.
Bununla beraber sözleşmeye ilişkin tüm işlemler bilgisayar kodları aracılığıyla yapıldığından, hukuk uygulamasında sıkça karşılaşılan uzun ve yavaş bir şekilde devam eden süreçlerin oldukça güvenli, hızlı ve hatasız bir şekilde sürdürülebilmesini mümkün kılmaktadır. Ayrıca sözleşme hükümlerinde öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde sonuçlar otomatik olarak yerine getirileceğinden aracıların ortadan kalkması, işlem maliyetinin de azalmasına imkan tanımaktadır.
Ülkemizde akıllı sözleşmelerin kullanımının henüz yaygınlaşmaması sebebiyle bu hususa ilişkin mevzuatımızda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak TBK hükümlerinden de açıkça anlaşılacağı üzere, akıllı sözleşmelerin akdedilmesinin önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Zira 6098 Sayılı Kanun’un 26’ıncı maddesindeki “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.” hükmü uyarınca, zorunlu şekil şartlarının öngörüldüğü sözleşme tipleri dışında hukukumuzda “sözleşme serbestisi ilkesi”benimsendiği açıktır. Bu sebeple kefalet sözleşmesi ve taşınmaz satım sözleşmesi gibi mevzuatta resmi şekil şartına tabi olan sözleşmeler dışındaki birçok sözleşme tipinde akıllı sözleşmelerin kullanılması mümkündür.
Bahse konu tüm bulgular, teknolojik gelişme ilerleme ile bu ilerlemenin sonuçlarından biri olan Blockchain teknolojisinin ve akıllı sözleşmelerinin hayatımızı dönüştürdüğünü, bu dönüşümün eskisinden de hızlı bir biçimde devam edeceğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu sebeple Türk hukukunun da bu dönüşüme uyum sağlaması hukukun etkin ve pratik bir şekilde uygulanmasına sağlayacağı gibi, ortaya konulan hukuki düzenlemelerin ve uygulamanın güncel koşullara adapte edilebilmesi usul ekonomisi ilkesinin doğrudan uygulanabilmesine imkan tanıyacaktır.
*Yavuz&Uyanık&Akalın Hukuk Bürosu, Avukat
**Yavuz&Uyanık&Akalın Hukuk Bürosu, Avukat
-
Haftalık İş Günlerine Bölünemeyen Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nde Değişiklik
Haftalık İş Günlerine Bölünemeyen Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nde Değişiklik
-
WhatsApp Uygulaması ve KVKK
WhatsApp Uygulaması ve KVKK
-
Uluslararası Tahkim Uygulamasında "Med-Arb Uyuşmazlık Çözüm Yönetimi"
Uluslararası Tahkim Uygulamasında "Med-Arb Uyuşmazlık Çözüm Yönetimi"
-
YUA Bülten 9 - İş Hukuku
İkale Sözleşmeleri
-
Anonim Şirket Pay Sahibi ve Şirket Alacaklarının Yönetim Kurulu Üyelerine Karşı Hukuki Sorumluluk Davası Açma Hakkı
Anonim Şirket Pay Sahibi ve Şirket Alacaklarının Yönetim Kurulu Üyelerine Karşı Hukuki Sorumluluk Davası Açma Hakkı
-
İşçinin Sosyal Medya Kullanması ve Sanal Kaytarma
İşçinin Sosyal Medya Kullanması ve Sanal Kaytarma
-
7326 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
7326 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
-
Davanın Açılmamış Sayılmasına İlişkin Verilen Kararlar ve Derdestlik Tartışmaları
Davanın Açılmamış Sayılmasına İlişkin Verilen Kararlar ve Derdestlik Tartışmaları
-
YUA Bülten 8 - İş Hukuku
İhbar Tazminatında Önemli Noktalar
-
YUA Bülten 7 - İş Hukuku
Fazla Mesai Ücreti Hakkında Merak Edilenler
Bültenimize abone olun!
Haber ve yayınlarımız hakkında güncel kalmak için e-posta adresinizi bırakınız.