*Av. Kaan Ayten

**Stj. Zeynep Uysal

  1. GİRİŞ

     Para, mal ve hizmet satın almada, herhangi bir edimin ifasında ve nihai olarak bir artık değerin belirlenmesinde kullanılan genel kabul görmüş en yaygın araçtır. Artık değerin tarihsel süreçte birikiminin artması ve artık değerin döngüsüne ilişkin medeniyetler arasındaki ihtiyaçlar ile artık değerin değiş tokuşunda artık değere tekabül eden bir sembolün varlığı zaruri hale gelmiş paranın icadı içsel ve dışsal basınçlar ile kaçınılmaz bir hal almıştır. Para, tarihsel süreçte üretilen toplumsal artık değerin bir sembolik karşılığı olarak ikame edilmiştir. Bu kapsamda tarihsel olarak paranın tedavülü uzun süreler nadirliği kabul edilen kıymetler ile ölçülmüş (altın, gümüş, bronz) dünya üzerindeki para döngüsü arttıkça mutabık kalınan ortak sembollerin icadı ile para gün be gün şekil değiştirmiştir. Bu kapsamda para, doktrinde genel olarak; mal para, temsili para, kaydi para, elektronik para şeklinde regüle edilmiştir.

Nihayetinde, 1974 yılında Sovyet ekonomik rejim ile liberal ekonomik görüş arasındaki artık değer paylaşımına ilişkin tansiyonu yüksek farklı görüşler neticesinde paranın mahiyeti değiştirilmiştir. Yazının odak noktasından sapmadan izah etmek gerekir ise Bretton Woods anlaşması ile para, her ülkenin merkez bankasındaki bir altın karşılığı olan ve o miktarda altına tekabül eden bir gösterge aracı iken 1970lerde İMF (International Monetary Fund) tarafından altın ve para arasındaki illiyet keserek paranın bir gösterge aracı (altının karşılığı gösterge) olması mahiyeti kaldırılmış ve paranın başlı başına göndericisinden (altın) bağımsız anlam ifade ettiği bir tedavül aracı olarak kullanılmasına yol açılmıştır. Bu husus paranın çok daha likit ve tedavül edilebilen bir emtia olmasına sebep olduğu gibi paranın bir gösterge aracı olma özelliği elinden alındığından tedavülü en çok kabul gören para birimlerinin toplumsal katma değeri temsiliyetini güçlendirmiştir.

Bu kapsamda işbu yazının konusunu oluşturan kripto paralardan çok önce hali hazırda döngüde kabul gören tüm ülke paralarının da altın-para arasındaki illiyetin kaldırılmasından dolayı bir kripto para şeklinde işlem gördüğü açıkça ortadadır. Bu kapsamda, Avrupa Merkez Bankası’nın tanımına göre sanal para; düzenlenmemiş (regüle edilmemiş) kendisini geliştirenler tarafından kontrol edilen ve sanal bir topluluk içinde kabul görmüş dijital paradır[1]. Sanal paralar dijital yapıdadır ve fiziki karşılıkları yoktur. Bu kapsamda Avrupa Merkez Bankası tanımından yola çıkarak tedavüldeki ülke paraları ile kripto para arasındaki en temel iki fark, devlet regülasyonuna tabi olup olmaması ve kendisini geliştirenlerin devlet statüsünde olup olmamasıdır.

    Kripto para, çeşitli şifreleme yöntemleriyle oluşturulan ve transferi sağlanan, değişim aracı olması amacıyla tasarlanmış dijital bir varlıktır. Kripto para birimleri bir tür dijital, alternatif ve sanal para birimleridir. Her bir kripto paranın merkezi olmayan kontrolünü dağınık bir defter gibi işleyen, bir veri tabanı oluşturan, blockchain adı verilen zincir aracılığıyla çalıştığı ifade edilebilir[2]. Kripto paralar kullanıcılar tarafından sanal cüzdan ile kullanılabileceği gibi aracı platformlarda hesap oluşturularak da kullanılabilmektedir. Sanal cüzdanlarda herkes tarafından görülebilen ve işlem gerçekleştirmek için kullanılan bir açık anahtar ve banka kartı şifresi gibi kişisel olan, kimseyle paylaşılmaması gereken bir gizli anahtar vardır. Gizli anahtar işlemlerin cüzdan sahibi tarafından onaylanmasını sağlar.

    Kripto paraların aracı platformlardaki cüzdanlar aracılığıyla saklanması özellikle güvenlik problemleri açısından tartışma konusudur. Bunun en büyük sebebi kripto para döngüsünde yer edinmiş aracı platformların herhangi bir ülke tarafından regüle edilmemesi ve ülkeler nezdinde güvence altında olmamasıdır. Devlet nezdinde regüle edilen ve tedavülde olan para ise, tedavülü güvence altına alınmış ve aracı platformlar (örneğin bankalar) tarafından yapılan işlemlerin devlet güvencesi ile yapıldığı para birimleridir.

Non-custodial cüzdanların bilgileri cüzdan sahibi tarafından saklanmakta olup bunun güvenlik sorumluluğu cüzdan sahibine aittir. Bu durumda aracı platform sistemsel bir sorun yaşadığında cüzdandaki varlıklar risk altına girmez. Ancak cüzdan sahibi cüzdan bilgilerini kaybeder veya unutursa bu durumda cüzdan içindeki varlıklara ulaşmak imkansıza yakın bir hal alır. Genellikle çoğu kripto para platformu tarafından sunulan custodial cüzdanlar ise, aracı tarafından bilgileri saklanan ve güvenliği sağlanan cüzdanlardır. Bu durumda eğer aracı platform sistemsel bir sorun yaşarsa müşterilerin cüzdandaki varlıkları risk altına girer ve eğer şirket iflas sürecine girerse bu varlıklar iflas işlemlerine tabi olabilir. Bununla birlikte izah etmekte fayda olacağı üzere benzer bir durumda bir devlet parasının tedavülünde rol oynaya bir bankanın iflası halinde devlet belli bir miktarda güvence vermektedir. Kripto paraların iflasa konu olmasını incelemeden önce bu varlıkların hukuki mahiyetiyle ilgili tartışmalara değinmek gerekir.

  1. Kripto Paraların Hukuki Mahiyeti

    Türk hukuk sisteminde ve Türk mevzuatında, elektronik para kavramına yer verilmiş olmasına rağmen, kripto paralar hakkında şu ana dek, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (“TCMB”) tarafından hazırlanan 16 Nisan 2021 tarihli Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik istisna olmak üzere, kripto paraları tanımlayan ve/veya hukuki statülerini tanımlayan herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Ancak doktrinde kripto paraların hukuki mahiyeti hakkında değerlendirmeler gün geçtikçe artmaktadır.

    Kripto paraların eşya, menkul kıymet veya para niteliğinde olup olmadığı hakkında çeşitli görüşler mevcuttur. Eşya değerlendirmesine göre; eşya, üzerinde bireysel hakimiyet sağlanabilen, ekonomik değer taşıyan, kişilik değerleri kapsamına girmeyen cismani varlıklar olarak tanımlanabilir. Eşyanın cismani varlık taşıması, o şey üzerinde hakimiyet kurulabilmesi için önemlidir[3]. Kripto paraların fiziksel bir karşılıkları olmadığından kripto paralar, üzerinde hakimiyet kurulmasına elverişli değildir. Bu sebeple bu varlıkları eşya olarak nitelendirmek uygun olmayacaktır. Ancak yine de ticari hayattaki varlığı ve yatırım aracı olarak kullanılması sebebiyle eşya hükümlerinin uygulanabileceği yönünde görüşler mevcuttur.

    Menkul kıymet değerlendirmesine göre; 2499 sayılı eski Sermaye Piyasası Kanunu m. 3/b’de menkul kıymet; “…Ortaklık veya alacaklılık sağlayan, belli bir meblağı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan, dönemsel gelir getiren, misli nitelikte, seri halinde çıkarılan, ibareleri aynı olan ve şartları Kurulca belirlenen kıymetli evrak…”olarak tanımlanmıştır. 6362 Sayılı yeni Sermaye Piyasaları Kanununda madde 3/1-o’da ise menkul kıymetler: “Menkul kıymetler: Para, çek, poliçe ve bono hariç olmak üzere; 1) Paylar, pay benzeri diğer kıymetler ile söz konusu paylara ilişkin depo sertifikalarını, 2) Borçlanma araçları veya menkul kıymetleştirilmiş varlık ve gelirlere dayalı borçlanma araçları ile söz konusu kıymetlere ilişkin depo sertifikalarını … ifade eder.”. olarak düzenlenmiştir. Bu tanımlardan hareketle; menkul kıymetin özellikleri, ortaklık ve alacak hakkı sağlama, belirli bir para miktarını temsil etme, gelir elde etme amacı ile yatırım aracı olarak kullanılma, dönemsel olarak yani belirli aralıklarla gelir getirme, ibareleri aynı olma, seri olarak çıkarılma, misli nitelikte olma ve kıymetli evrak niteliğinde olma olarak sıralanabilir. Ancak kripto paralar satın alan kişiye ortaklık veya alacak hakkı sağlamamaktadır ve ayrıca belirli bir para miktarını da temsil ettiklerini söylemek mümkün değildir. Bununla birlikte kripto paraların sabit bir değeri olmayıp, piyasa koşullarına göre de bedelleri / değerleri değişiklik göstermektedir. Dahası kripto paraların dönemsel olarak gelir getirme gibi bir özelliği de bulunmamaktadır. Dolayısıyla 2499 sayılı Kanun’da yer alan tanım kapsamında kripto paraların menkul kıymet olarak değerlendirilmesi mümkün değildir[4].

    Para değerlendirmesine göre; kripto para bir mübadele aracı olma özelliği ile paralara benzese de ülkemizde henüz para gibi değişim aracı olarak kullanılmamaktadır. Elektronik bir para olup olmadığı düşünülse de elektronik paralar, merkezi otorite tarafından izin verilen kurumlar aracılığıyla çıkarılan, tedavüldeki paraların sanal halidir. Kripto paralar ise, herkes tarafından çıkarılabilir ve kendisini çıkaran sanal topluluklar tarafından kontrol edilebilir. Herhangi bir merkezi otoriteye veya kanuni denetime tabi değildir. Nitekim, ÖKVKDY m.3/1’te; “Bu Yönetmeliğin uygulanmasında kripto varlık, dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak sanal olarak oluşturulup dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan, ancak itibari para, kaydi para, elektronik para, ödeme aracı, menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak nitelendirilmeyen gayri maddi varlıkları ifade eder.” ifade edildiği üzere, kripto paraların, itibari, kaydi, elektronik para, menkul kıymet, ödeme aracı ve sermaye piyasası aracı olmadığı belirtilmiştir. Bu sebeple doktrinde çoğu kişi kripto paraların sanal paralar olduğu fikrine yaklaşmıştır.

  1. Hacze Konu Olabilmesi Açısından Kripto Paralar

    Haciz durumunda borçlunun sanal cüzdanında bulunan varlıkların hacze konu olabilmesi bakımından borçlu kişiyle sahip olduğu varlıklar arasında bir hukuki bağın bulunup bulunmadığı değerlendirilmelidir. Kripto para ile cüzdan sahibi arasında cüzdanın şifresi aracılığıyla bir bağ bulunmaktadır. Cüzdan sahibi bu şifreyle kripto para ile ilgili tasarrufta bulunabilme imkanına sahiptir, ancak cüzdandaki varlık ile arasında nitelendirilmiş bir hukuki bağ mevcut değildir.

    İcra takiplerine konu olan dosyalarda, alacaklının talebi doğrultusunda bankalara haciz ihbarnamesi yollanarak, eğer mevcut ise borçlunun banka nezdindeki para veya parasal karşılığı varlıklarına haciz koyulabilmektedir. Ancak kripto para varlıklarına ilişkin benzer bir teknik altyapı olmadığı gibi hukukî zemin de oluşturulmamıştır. Bu sebeple, sahip olduğu kripto parayı, kişisel elektronik cüzdanında bulunduran borçlunun kendisine ait bir kripto para varlığına ilişkin bilgiyi icra müdürlüğü ile paylaşması hâli dışında, paranın haczi fiilen mümkün gözükmemektedir[5].

    Borçlunun kripto parasının aracı şirket hesabında olması durumunda, icra müdürlüğünün kendisine yollayacağı 89/1 haciz ihbarnamesi uyarınca üçüncü kişi konumunda olan şirket, kişisel bilgilerle oluşturan bu hesaplar hakkında bilgi vermekle yükümlüdür. Kripto paralar, kanun kapsamında haczedilmeyecek mallar arasında sayılmadığından ve genel kural borçlunun malvarlığı kapsamında yer alan bir malın aksine düzenleme olmadığı takdirde haczedilebileceği yönünde olduğundan, haciz durumunda Türk lirasına çevrilerek alacaklıya ödeme yapılabilir. Ancak öğretide aksi kanaatte olan Turanboy, bu paralara haciz gibi bazı temel tedbirlerin uygulanamayacağını, zaten kime ait olduğu bilinemeyen ve arkasında bir otorite de olmayan bu paraların sermaye piyasası veya mevduatın korunmasındaki gibi başka bir korumaya tâbi olamayacağını ifade etmiştir[6].

  1. SONUÇ

    Kripto para varlıkları günümüzde Türk hukukunda ve birçok hukuk sisteminde hala hukuki bir statüye sahip değildir. Özellikle vergi ve ceza hukuku açısından sıkı tedbirler ve yasaklar uygulanmaktadır. Ancak bu varlıkların gün geçtikçe yatırım ve ödeme aracı olarak kullanımı artmaktadır. Bu sebeple kripto para varlıkları hakkında mevzuat düzenlemeleri yapılmalı, hukuki statü belirlenmeli, haciz hususunda platformlar aracılığıyla borçlunun alacaklılardan mal kaçırabilme potansiyeli düşünülmeli ve devlet güvencesi eksikliği sebebiyle oluşabilecek kayıplar engellenmelidir.

[1]European Central Bank, Virtual Currency Schemes, 2012, s. 13 https://www.ecb.europa.eu/pub/pdf/other/virtualcurrencyschemes201210en.pdf, (Erişim Tarihi: 09.08.2022); bu yönde ayrıca bkz: Eylül BALIKÇI, “Dava ve Takip Konusu Olabilmesi Bakımından Kripto Paralar”, Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XVI, S. 2, 2021, s. 279

[2] İlker Mete ÖZSOY, “Kripto Para Varlıklarının Cebri İcra Yolu ile Haczi”, Başkent Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, , 2019, s. 15.

[3] Bu yönde ayrıntılı tanımlar ve öğreti görüşleri için bkz: BALIKÇI, Dava ve Takip Konusu Olabilmesi Bakımından Kripto Paralar, s. 283.

[4] Rabia ÜZÜMCÜ/Yasin YILDIRIM, “Kripto Paraların Hukuki Statüleri ve Sözleşmeler İçerisindeki Yerleri”, Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, C. XII, S. 33, 2022, s. 271-291.

[5] ÖZSOY, Kripto Para Varlıklarının Cebri İcra Yolu ile Haczi, s. 15.

[6] Asuman TURANBOY, “Kripto Paraların Ortaya Çıkmaları ve Hukuki Nitelikleri”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi 2019, C. XXXV, S. 3, s. 47-62.

*Yavuz&Uyanık Hukuk Bürosu, Avukat

**Yavuz&Uyanık Hukuk Bürosu, Yaz Stajyeri