*Stj. Av. Orkun Alp Kent

Anayasa Mahkemesi, 19 Nisan’da Resmî Gazete’de yayımlanan 2018/11988 sayılı kararında (“Karar”), çalıştığı belediyede parmak izi ile mesai takibi yapılması suretiyle biyometrik verilerin işlenmesinin kişisel verilerinin korunması hakkının ihlali olduğu iddiasında bulunan başvurucunun iddialarını değerlendirdi.  Bu makalede, başvuruya dair yargılama süreci ve Anayasa Mahkemesi’nin hukuki değerlendirmesi ele alınacaktır.

Başvuruya İlişkin Yargılama Süreci 

Başvurucu, parmak izinin kişinin fiziksel olarak tanımlanabilmesini sağlayan bir bilgi olmasından hareketle özel hayatın gizliliği kapsamında kaldığı savıyla çalıştığı belediyeye bu uygulamanın kaldırılması için bir dilekçe sunmuştur. Talebinin reddedilmesi üzerine başvurucu, parmak izi ile mesai takibi yapılmasının özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği iddiasında bulunarak ilgili mesai takip sisteminin iptal edilmesi için idare mahkemesinde dava açmıştır. İdare mahkemesi, parmak izi ile mesai takibi yaparak kişisel verilerin işlenmesini özel hayatın gizliliği çerçevesinde değerlendirmiştir. Parmak izi ile mesai takibi uygulamasının sınırlarının usul ve esaslarına dair bir yasal dayanak bulunmadığından dolayı idare mahkemesi, söz konusu müdahalenin hukuka uygun olmadığına karar vermiştir.

Ardından idare mahkemesinin bu kararı, istinaf mahkemesinin önüne getirilmiştir. İstinaf mahkemesi yapmış olduğu incelemede, kamu personelinin mesaiye devam zorunluluğu olduğunu ve idarenin de bunu denetim yükümlülüğü bulunduğundan hareketle söz konusu uygulamanın mevzuata aykırı olmadığına karar vermiştir. İstinaf mahkemesinin davanın reddine karar vermesinin üzerine başvurucu, Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur.

Anayasa Mahkemesi’nin Hukuki Değerlendirmesi

Anayasa Mahkemesi, Karar’a ilişkin hukuki değerlendirmesini Anayasa’nın “Özel Hayatın Gizliliği” kenar başlıklı 20.maddesi çerçevesinde yapmıştır. Karar’da, 20.maddenin üçüncü fıkrası önemle vurgulanmış ve devletin, kişilerin özel hayatına keyfi olarak müdahale etmeme ve üçüncü kişilerin haksız saldırılarını önleme yükümlülüğünden bahsedilmiştir. Anayasa m.20/3 uyarınca, herkesin kişisel verilerinin korunmasını isteme hakkına sahip olduğu ve bu hakkın kapsamına bu veriler hakkında bilgilendirilmeyi, bu verilere erişmeyi, bu verilerin düzeltilmesini veya silinmesini talep etmenin ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmenin de dâhil olduğu ifade edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi, müdahalenin hukuka uygunluğunu değerlendirirken Anayasa’nın 13.maddesinde öngörülen koşulları ele almıştır. Müdahalenin (i) Anayasa’da öngörülen haklı sebeplere dayanması, (ii) kanunlar tarafından öngörülmüş olması ve (iii) demokratik toplum gerekliliklerine uygun ve ölçülü olması gerektiğini belirtmiştir.

Karar’da, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) kapsamında bir değerlendirme yapılarak parmak izinin biyometrik veri olmasından ötürü özel nitelikli kişisel veri olduğu ifade edilmiştir. Parmak izi verisinin kullanılması ve işlenmesini ayrıca aynı yönlü yargı kararları, Kişisel Verileri Koruma Kurulu kararları ve bir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı kapsamında da incelenmiştir. Anayasa Mahkemesi daha sonra KVKK atfıyla, özel nitelikli veri olan parmak izi verisinin ya ilgilinin açık rızasına dayanılarak ya da kanunlarda açıkça öngörülen hallerdeaçık rıza olmaksızın işlenebileceği belirtilmiştir. Başvurucunun parmak izi verilerinin işlenmesine dair açık bir rızası olmadığından dolayı, bu yönde bir kanuni düzenlemenin varlığını aramış, konuyla ilişkili olarak KVKK’nın yanı sıra Belediye Kanunu ve Devlet Memurları Kanunu’nda yer alan düzenlemeleri incelemiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu incelendiğinde, devlet memurlarının ve dolayısıyla belediye personelinin çalışma saatlerine ve çalışma saatlerinin başlama-bitiş saatlerine yönelik düzenlemelerin mevcudiyeti tespit edilmiştir. Ancak, bu kapsamda çalışanın mesaideki devamlılığının kontrolü amacıyla özel nitelikli kişisel verilerinin işlenmesine yönelik açık bir düzenlemenin yer almadığını tespit etmiştir. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda da belediye başkanının yetkisi olan belediye teşkilatını sevk ve idare etme yetkisinin kapsamında, özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesine yönelik bir düzenleme olmadığı sonucuna varılmıştır.

Başvuruya konu uygulamanın kanunlar ile açıkça öngörülmediği değerlendirmesinin ardından Anayasa Mahkemesi, Anayasa’da öngörülen diğer güvence ölçütlerine uyulup uyulmadığını incelemeksizin, başvurucunun Anayasa’nın 20. maddesi ile korunan özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerinin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Sonuç

Karar ile Anayasa Mahkemesi, biyometrik verilerin (yani, özel nitelikli verilerin) ilgilinin açık rızası hilafına kullanılmasını değerlendirmiştir. İlgilinin açık rızasının bulunmaması ve kanunlarda biyometrik verilerin açık rıza aranmaksızın işlenebileceğine dair özel bir düzenleme yer almamasından hareketle, belediyenin parmak izi ile mesai takibi yapmasını ilgilinin kişisel verilerinin korunmasını isteme hakkına yönelik bir ihlal olarak değerlendirmiştir.

*Yavuz&Uyanık Hukuk Bürosu, Stajyer Avukat